SÜRGÜNDEKİ SON FOTOĞRAFIM BU
sürgündeki son fotoğrafım bu
yollar yollara düştü artık
kara afrikasından beyazların ülkesine
günlük konuşma dili ve kıyamet
hüznün kabzımalları festivaller
ölüm giydirilmiş bir şaldır bize
göğsünü rüzgarlara açan sevgili
oralarda
asfalt yalıyorsa gözlerini
evler gökyüzüne açılmıyorsa
bil ki sevda
içimdeki yağmurun geometrisi
zaferini kutladığım yenilgi
çekil aradan
yağmurlar gözyaşlarını ıslatsın
dalgınlığın savruk sularında
gözlerinden bir ganimet zaman
hayretim arttıkça kendim olmak
sevmekle başlayan her şey
atlarını kaybetmiş bir süvari kadar yabancı
heveslerimle suvardığım yalnızlık
sefere giden bir sürgünün yüzündeki çıbandır
ölümüne sevilmiş suçların kaderi
yargısız infaz
gülüşün bir yaman serüvendir şimdi
ağaçlara göre şekillense de gökler
alnım haritaların gizli yatağı
kıvrımlarından kor ateşler toplayan
narin bir yapraktır
kendini kurşunlayan dallarda
aharlı kağıtlar mühür ve imza
yani dudaklarının güzelliği
bir fotoğrafın altındaki son nokta
işaret taşlarına çarpıldıkça kalbim
esvaplarını değiştirmiş bir şehrin sokaklarına
uzandıkça kendine bakan sokaklarına
oynanır takrir-i sükûn
ısmarlama bir depremin kilitleri
bak ruhum
uygun adım sınavlardan geçişine
7 Ağustos 1994

























