YAĞMURA GÜL SEREN ATLAR

I

toprağın madeni
göğün madeni
karıldıkça kararan mesnûn
ÂDEM’in içtiği su
benim geçtiğim ırmak
 
/kereminle saldın hep
yerin devinen dağına
zorlardan zor çıkarma
açılan kanadına güneşin
karıştırdım da acele
siyah beyaz
geldim kapına
bakışınla gözet
sarıp sarmala bizi/
 
ol denilince olgunlaşan başak
sırlara ayarlanan gökte şimdi
bilincin suyla donanması
en uzun secdesi yeryüzünün
 
açıldıkça yumulan eller
bir acz-i itiraftır karşında
varlığın yüce çobanı: sen
hoş sual eyle ervâhı
 
/bilmedik hiçbir şey
bildirdiğin dışında
uzun seyrinde eşyanın
yalnızlara katma
sevgisiz bırakma bizi/
 
tespih tanelerinden yalnızlığın
gönlü simleyen damardır
belleğin derin iklimi
devrim:
kapıların kapılara akması
yağmura gül seren limanlarda
itirafların mahir rivayeti
başkalarının cehennemiyle
sevebilseydik hayatları
kalbinin yüzölçümü umut kalan gerilla
hızlanarak incelt biraz
gövdenin dokunulmaz yarlarını
doğuma en yakın
hıdrellez kutlamalarında
başparmağım
şehri ortasından geçen bayrak
 
güven dolu yolların emanet yorumcusu
gel doğur muhabbeti: mahsustan
tükenen çehrelerin gecesinde: sır
bağışlanma günlerinin abdalı
gördük dağların konuşan seyrinden
esenliklere erebilme vaktini
 
göster:
anlatılmaya başlanmış kitaptan
dönüp çağırdığın mızrakla
biliyorsan koyma sığmayan kelimeleri
isyanım bayraklaşan nefesim
bağırmalarla sorumlu
mülkiyetin kezzaplar getiren duvarında
girdabım: akreplerin yapışkan mezarlığı
saliselerde geçilen gençlik
bir yangın yeridir: hatırlandıkça
yanardağların yakarma yeteneği
denize bir güçtür
sefere giden erdemin güvercinleriyle
 
içimizin derinleşen yelkeni
adalara bir lâmba
ayartmalara aykırı bir söylev sonra
tûfan ortası her çocuk
sükûnetin çizilmiş sapağında
ufkî bir sülüstür: elif
hakikatin soluyan tayı
 
zamanı aydınlatan mahya
güneşin solmaz hâlesi
evlere şenlik şimdi
âşığın derinleşen künyesiyle
ellerini aç biraz
geceye çevrilen gözlerini
 
 
II
 
bir uzun ağaçtır hayat
uzaklaştıkça kendine kıvrılan
iğvâ:
kibrin harmanından sarkan döşek
aldırma zamansız düşen yağmura
her yenilgi bir zafer
denildikçe akşama
benim bilgim
denk değil yasak aşklara
şıngır mıngır yuvarlanan taslara
değil mi tuzağım
oluşlara duvar örmek
kanın coğrafya bahsinde
ey/vah geçti tarih
dönüp sardığım makara
 
alevlerin zahir yongası
benim:
kerameti kendinden padişah
yolların en kalabalık saatinde
kandan giysilerin reyonu: ölüm
bir mimarın yoksullaşan yüreğiyle
eşitçe kopyalanan güz resimleri
tabelalarda
sarı solgun bir yağmurun gözyaşları
karelerinden keder dokunan atlas
 
gölgesi olmayan
bir ışık
yurdumun patlamaya hazır
saati:
saniyelerinden belli
 
 
III
 
öğrettiğin her sözcük
bir büyük şan
dostumun dostu: selâm
bir ülkedir
eylemin genişleyen dünyası
 
 
IV
 
ey uykulara bürünmüş yalnızım
kalk da gör çevreni
HAVVA:
kemiğin kaburga eğrisi
bir geniş tarla şimdi
ekildikçe bire bin
olgunlaşan buğday
anlatılması zor mühürlerin suyu
ovaların mahzeninde
bastırılmış sevgilerin mahşeriyle
zırhına bürünmüş emanettir
eski bir hasretin közüne dadanan bağrım
 
ferhatlaşmak eskiyen kıssa
harflerin enlemine boylamına
dilimlenen gamevine vaktin
şirin kanalından
giydirilmiş bir talihtir aşk
 
hayat ki sonsuz
tuzaklara akmadıkça akıl
ağıtların seğriyen dudağında
sahteliğin gözyaşları
üzünç:
bir yalan sahnedir
ölümsüzleşmek
şeytanın kurmaca dili
 
/ağıtlar tuttu her yeri
şehvetin bulutsu çayırından
ben yedim
görmedim zarar
gel sen de ye
ya âdem/
 
ruhum üryan
ben üryan
utancın yaprağında
hüznün ateşten elbisesiyle
aldanışın töreni
yalvaran gözleri karanlığın
oyunların ortak gösterisinde
sarındıkça sararan kütük
 
gönder beni
ey ağaç
uzaklaştıkça kıvrılan yumak
dilini çöz artık
ağırlaşan zincirinden köleliğin
ateşli hastalıkların cezbesi
bir sağır öyküdür bize
 
 
V
 
düş artık geldiğin yola
zahmetin görünmeyen dersinden
azığın sabır
içebildiğin kadar gözyaşı: akıl
bir başöğretmendir; nedametin
keskinleşen kalelerinde
 
kanatlarını indir
sevdiğim: bu bahçe
ağacı bol
ürünü çok
bir simyadır
ayinlerin değiştiren kasrında
bir varoluş silâhı: sevda
emeğin yüküyle hafifleyen yürektir
 
/nöbette:
sabırtaşına yazılmış kader
neyleyim atılmışsam dertlere
düşe kalka savaşlarda:yorulmak
gürleşen sesim
bayırlardan bir hülya çıkarmak
gözlerinle bir hamle ileri
sarplarında gezdir beni/
 
bakabilsek bir
türkülere akan yollardan
gül serpen atlara
bir yürüyüş haberidir: yağmur
bağışlanma gecelerinin muştusu
değil mi bağlanma
dalgıçların has albümünde
 
 
VI
 
gel haydi
kılavuzu melekler olan kişi
benliğim yurdun senin
temeli hıra taşından bir kandil
ellerimin hizası
yeryüzü evim benim
sebillerin metruk suyundan
iç ki serinlesin ruhun
 
hayatın şimdiki macerasında
arafat:
bir kesit mahşerden
içevini kurma sınavında insanın
bir dönemeçtir
yakarışın ışık huzmeleri
 
yedi yol ağzından
yedi gül: mekke
mücrimlerin kader haritasında
büngüldeyen şelâlesiyle vahyin
 
kalbimin beyazı: sen
ötedünyalı taş
inayetinle ağart beni
öpüldükçe kararan tarihim
varlığın militan nefesiyle
gel doğrult eğrilerimi
 
 
VII
 
aynalar yosunlaştıkça
insan: değil mi
bir sığınak insana
 
ruhum:
dönmek içindir
sabrın harman yerine
 
 
VIII
 
bırak konuşulsun benden sonra
insanlığım:
kendimde başlayıp kendimle biten ırmak
hayatım ve şairliğim
sınırdışı zamanların delikanlısı
ben: yaktığın yıldız
kâşifliğin güzel berzahından
sınırboylarına atılmış düğümüm
yokluğun bulunmaz dergâhında
çek doğrult
doğur da
yok et varlığınla beni